Kalp Krizi Geçiren Kişi Nasıl Anlaşılır? Bir Gün, Bir Anı
Hayatımda unutamayacağım bir anı anlatmak istiyorum. O anı yazarken hissettiklerimi tekrar yaşamadan edemiyorum. Her şey Kayseri’nin o eski mahallelerinden birinde, sokakta güneşin batmak üzere olduğu bir öğleden sonra başladı. Bir arkadaşımla yürüyorduk, hiçbir şeyin farkında olmadan, normal bir sohbetin ortasında, birdenbire bir şey oldu. İşte o anı hatırlıyorum, kalp krizi geçiren birini nasıl anlayabileceğimi ilk kez o gün öğrendim.
Bir Anlık Sükunet ve Sonra Her Şey Değişiyor
Sokakta yürürken, her zamanki gibi kaybolmuş bir şekilde sohbet ediyorduk. Ama birden, arkadaşımın yüzü değişti. Gözleri biraz kaydı, sanki bir anda uzak bir yere bakıyormuş gibi oldu. Konuşmamı kesip ona döndüm. Gözlerini odaklayamıyordu, ve sanki solunumu derinleşmiş gibiydi. “İyi misin?” diye sordum, o anda gözlerinden bir şeyler geçiyordu ama ne olduğunu çözemedim. Bir sessizlik oldu, ama o sessizliğin içinde bir şey vardı. Endişe. Korku.
Kalbim hızlanmaya başladı. O an bir şeylerin ters gittiğini hissettim. Sonra birden, arkadaşımın sağ kolunda bir ağrı belirdi. Sık sık kolunu ovuşturuyordu, bu daha da garipti. “Bir şey mi oldu?” diye sordum. “Yok bir şey,” dedi, ama sesi titriyordu. O an, bir anda yaşadığım heyecanla birlikte, içinde olduğum bu durumun ciddiyetini fark ettim. Kalp krizi… İşte, o anda ilk kez aklıma geldi.
Alev Alev Yanan Şüpheler
Eğer daha önce hiç kalp krizi geçiren birini görmediyseniz, bunu anlamak kolay değil. Ama benim o anki şüphelerim, bir şeylerin ters gittiğini hissettirdi. Arkadaşımın yüzü solgundu, terlemeye başlamıştı. Her şey bir anda hızla değişmişti. O an, yaşadığımız sokak, her şey bana çok uzak gibi görünmeye başladı. Düşüncelerim karma karışıktı: Kalp krizi? Bu nasıl bir şey? Ne yapmalıyım?
O sırada gözlerinde bir şey daha fark ettim. Nefes almakta zorlanıyordu. “Nefes al, derin al” dedim, ama o bana sadece kısa bir bakış attı ve başını salladı. Anladım, bu o kadar basit bir şey değildi. Belki de en büyük hata, bu kadar küçük şeyleri göz ardı etmekti. Bir kalp krizi sadece ağrıyla gelmezdi, birdenbire her şeyin değişmesine neden olurdu.
Anlık Korku ve Umut
Bir yanda korku, diğer yanda çaresizlik… O anda kalp krizi geçiren birini nasıl anlayacağınızı kesinlikle öğrendim. Hızla cep telefonumu çıkardım, ambulansı aradım. Ama korkum daha da büyüdü, çünkü her geçen saniye çok değerliydi. Arkadaşımın durumu kötüye gidiyordu, vücudu titriyor, gözleri kararmaya başlıyordu. O an, o saniyelerde, “Bir şey yapmam gerek” diye düşünüyordum. Ama ne yapmalıydım? Ambulans, hep söylendiği gibi çok uzak mıydı?
Sokakta ilerleyen birkaç kişi vardı, ama kimse dikkat etmiyordu. O an ne kadar yalnız hissettiğimi hatırlıyorum. Herkes bir şekilde hayatına devam ediyordu. Fakat ben, o anın içinde ne yapacağımı bilmeden, hep ona bakıyordum.
Bir El, Bir Yardım
O an, kaybolmuş gibi hissettiğim bir dünyada bir şey fark ettim. Birinin kalp krizi geçirdiğini anlamanın en önemli yolu, gözlerindeki o acıydı. O an, kaybolan zamanın içinde, bir şansı vardı, ama bir o kadar da riskliydi. Arkadaşımın sırtını destekleyerek yavaşça yere oturttum. O an kalp krizi geçiren kişiye nasıl yaklaşmanız gerektiğini öğrendim: sakin ve temkinli. Ambulans hala gelmemişti, ama ben ona her şeyin yolunda olacağına dair umut verdim. Hatta bir an, ona “Bu sadece geçici” dedim. Ama içimden hiç inanmıyordum.
Sonunda ambulans geldi, her şey o kadar hızlı oldu ki. Bir süre sonra hastaneye yetişti. Neyse ki, doktorlar gereken müdahaleyi yapıp, durumu stabilize ettiler. Ama o an, o sokakta yaşadığım korku ve belirsizlik… O an birinin kalp krizi geçirdiğini anlamanın en zor anlarıydı.
Sonuç: Bir Öğrenilen Ders
O günden sonra, kalp krizi geçiren birini nasıl anlayacağınızı, nasıl yaklaşmanız gerektiğini bildiğimi düşündüm. Sol kol ağrısı, göğüs sıkışması, nefes darlığı… Bunlar gözle görülür belirtiler. Ama asıl önemli olan, birinin acısını fark edebilmekti. Birine yardım etmek için bazen sadece yanında olmak yetiyor. Ve bazen, sadece durup ne kadar korktuğunu hissetmek bile yeterli.
Korku, belirsizlik ve umut arasında geçen o dakikalar bana çok şey öğretti. Birinin hayatını kurtarmak, belki de sadece zamanında fark edebilmekle mümkündü.